Dünya, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye, BM Paris Anlaşması ile kabul edilen küresel ısınmadaki artışı azami 1,5 derecece tutabilmek ve mümkünse bu artışı, düşürebilmek için 2030 yılına kadar Sera Gazı (GHG) salınımını (emisyon) en az %55 azaltabilecek şekilde “iklim değişikliği ile mücadele” ekseninde yeni bir büyüme stratejisi izleyerek ekonomilerini ve politikalarını şekillendirecek “Yeşil Mutabakat (Green Deal)” hazırlıyor.

Şirketler, Hükümetlerin “Yeşil Mutabakatı” uygulamalarına ve hedeflerine göre üretmek ve/veya satmak için faaliyetlerini (satın alma, üretim, satış, pazarlama, AR-GE, iade vs.), faaliyetleri için olan Tedarik Zincirini ve Tedarik Zincirinin hareketini sağlayan lojistiği ve hatta yönetim yaklaşımını ve İnsan Kaynağı yapısını (nicelik, nitelik) radikal şekilde değiştirmelidir. Hatta insanlar da Hükümetlerin “Yeşil Mutabakatı” uygulamalarına ve hedeflerine göre “yaşam şeklini” değiştirmelidir.

İklim değişimiyle mücadelede için özellikle “Tedarik Zinciri” ve “Lojistik” kaynaklı Sera Gazı (GHG) salınımının (emisyon) azaltılması, zaruri olup bunun için gerçekten radikal değişiklikler yapılmalıdır.

Tüketim ürünleri şirketlerinin GHG salınımının %80’i, Tedarik Zincirinde oluşmakta olup GHG salınımı, 2050 yılına kadar %90 azaltılmalıdır. Ayrıca bu şirketlere ait Tedarik Zinciri için GHG salınımı (Kapsam 3), şirketlerin direkt kendileri ile ilgili GHG salınımın (Kapsam 1) 11,4 katıdır (perakendede 28 katı ve hazır giyimde 25 katı).

Şirketlerin toplam CO2 eşdeğeri salınımında Tedarik Zincirinin payı, “ham maddeler” için %29-61 ve “bitmiş” ürünler için %77-90 arasında olup tüketim ürünleri, dünya genelindeki salınımın %45’ini yapıyor (her bir CO2 ton eşdeğeri salınım için olan 135-460 EURO kadar maliyetini müşteriye yansıtabiliyor).

Lojistik ile ilgili binalar, lojistik kaynaklı toplam CO2 salınımın %13-15’tir. Depo kaynaklı CO2 salınım, ABD için %20 ve İngiltere için %11-30 iken Almanya için lojistik tesisler (depo, terminal, liman) kaynaklı CO2 salınımının, “taşıma” içindeki payı %15’tir. Almanya için CO2 eşdeğeri olarak GHG yoğunluğu ortalama, “aktarma” amaçlı “ortam” sıcaklığındaki depolarda 1,2 Kg, “depolama ve aktarma” amaçlı “ortam” sıcaklığındaki depolarda 5,4 Kg ve “depolama ve aktarma” amaçlı “sıcaklık kontrollü” depolarda 11,7 Kg’dır. Dünya genelinde 9 Milyon M2 depo (4.703 depo) işleten Prologis’in CO2 eşdeğeri salınımı, Kapsam 1 için 3.214 TON, Kapsam 2 için 627 TON ve Kapsam 3 için 3,76 Milyon TON’dur. Ayrıca depoların toplam karbon salınımının %47’si, “inşaat” aşamasında (embodied) ve %53’ü ise inşaat sonrasında “nihai enerji tüketimi (operational)” aşamasında oluşmaktadır. Nihai enerji tüketimi kaynaklı CO2 salınımımın %37’sini oluşturan “Binalar ve İnşaatlar” içinde “Ulaştırma” ile ilgili binaların ve inşaatların payı, %23’tür.

Dünya genelindeki toplam CO2 salınımın %8’i ve “ulaştırma” kaynaklı toplam CO2 salınımının %40’ı “yük” amaçlı olup bunun %62’si kara yolu (%50 şehir dışı, %12 şehir içi) taşımasıdır. Eğer mevcut durum devam ederse 2050 yılında “yük” için “ton-km” 2,6 kat ve CO2 salınımı %22 artarak “yük” taşıması kaynaklı salınım, %44’e ve kara yolunun payı ise %67’ye çıkabilir. “İklim-Nötr” için 2050 yılına kadar “ulaştırma” kaynaklı salınım %90 ve “lojistik” kaynaklı salınım %65 azaltılmalıdır.

2050 yılı hedeflerinin gerçekleşmesi amacıyla azami CO2 salınımı, “ulaştırma” için 3,1- 6 Milyar ton ve “yük” taşıması için 1,5-3 Milyar Ton (yük taşıması için 2015 yılında 3,9 Milyar ton ve mevcut durum devam ederse 2050 yılında 5,5 Milyar Ton) olmalıdır. İngiltere’de “ulaştırma” kaynaklı GHG salınımının %15,9’u “ağır ticari” ve %15,7’i ise “hafif ticari” araçlardan gelmektedir. AB, 2030 yılına kadar yollarda 80.000 “sıfır emisyon” kamyon olmasını; iç su yolu taşımacılığının %25 artmasını ve 2050 yılına kadar demir yolu ile yük taşımacılığının 2 kat artmasını hedefliyor.

“Yeşil Mutabakat” için 2020-2029 yıllarında yapılması gereken çalışmaların ABD’ye maliyeti, 95 Trilyon dolar olabilir (kişi başı yıllık yaklaşık 27.000 USD).

Tedarik Zincirinde “sıfır salınım” için yapılacak çalışmalar sonunda 30.000 EURO’luk binek aracın maliyeti, %2; 40 EURO’luk kot pantolonun maliyeti, %2; 20 EURO’luk bir alışveriş sepetlik gıda ürünün maliyeti, %4; 150.000 EURO’luk evin maliyeti, %3 ve 400 EURO değerindeki bir kişisel elektronik cihazının maliyeti, %1 artabilir.

İklim değişimiyle mücadele edebilmek için AB, her yıl 350 Milyar EURO yatırım yapmayı planlarken dünya genelinde “Ulaştırma” sektörü (yük ve insan), 2050 yılına kadar toplam yaklaşık 3 Trilyon Dolarlık yatırım yapmalıdır.

Dünya genelinde “yük” taşıması CO2 salınımının yaklaşık %28’i “Taşıma ve Lojistik” sektörü kaynaklı olup bunun %18’i “Kapsam 1” ve %10’u “Kapsam 2+3” içindir. 2050 yılı hedefleri için “taşıma ve lojistik” sektörünün rolü ve performansı, çok önemli olmasına rağmen sektörün sadece %15’i, 2050 yılı için “net sıfır salınım” taahhüdünde bulunuyor.

Şirketler, “1,5 derece ve sıfır salınım” için daha az fosil yakıt tüketen veya elektrik, hidrojen, amonyum, güneş gibi farklı enerji ile çalışan taşıma araçlarını veya “EURO 99” motorlu kamyon kullanmaya; daha fazla demir yolu ve daha fazla demir yolu veya iç su yolu ağırlıklı intermodal taşıma yapmaya; depo çatılarını güneş panelleri ile kaplamaya; depolarda LED ampul kullanmaya ilaveten şirketler, “yük taşıması” ve “lojistik” için “mesafeyi” kısaltacak ve “süreyi” azaltacak ve lojistik ile ilgili tesisleri özellikle depoları da mutlaka hesaba katacak şekilde “taşıma” ve lojistik” süreçlerini iyileştirmeli ve geliştirmeli ve hatta yeni Tedarik Zinciri modeli tasarlayarak uygulamalıdır.

Niçin “Yeşilimsi”? “Yeşilimsi”, TDK’de “rengi yeşile benzeyen” olarak tanımlanıyor. Yani “yeşil” değil ama “yeşil” gibi görünen. İşte dünyanın, Avrupa’nın ve Türkiye’nin “yeşil” yaklaşımı, umarım “yeşilimsi” olmaz.

Zira 1,5 dereceyi sağlamak için gerçekten “radikal” değişimler yerine sanki sadece “güneş paneli, LED ampul, demir yolu, intermodal, elektrikli araçlar, EURO 99 motor” ile yetinilecekmiş ve özellikle “iklim ile mücadele” için maliyet-faydanın doğru anlatılamaz ise maliyetler nedeniyle şirketler ve insanlar, isteksiz davranacak diye düşünüyorum. Umarım yanılırım. Eğer yanılmaz ve maalesef “Yeşil” Mutabakat, “Yeşilimsi” Mutabakat olarak evirilir yani “MIŞ gibi” olursa ise!

“Yeşil” Mutabakatın “Yeşilimsi” olmaması için “Tedarik Zinciri” ve “lojistik” kaynaklı GHG salınımların azaltılması amacıyla şirketler, “yük” taşımasını ve “lojistiği” iyileştirmeli ve daha önemlisi “mesafeyi” kısaltacak ve “süreyi” azaltacak şekilde yeni Tedarik Zinciri yapısını geliştirmelidir. Örneğin;

· “Sıfır salınım” yetkinliklerine (bilgi, beceri) sahip insan kaynağı (örneğin eco-drive şoförler) yetiştirilmeli

· Tedarik Zincirinde üretim ve stoklar, tüketim noktasına yakın olmalı

· Özellikle e-ticaret teslimatları, müşterinin “istediği zamanda istediği yerde” değil “salınım azaltacak” zamanda ve yerde yapılmalı

· Envanter yönetimi için “JIT (just-in-time)” yerine “JIC (just-in-case)” uygulanmalı

· 3D Print gibi eklemeli (additive) üretim ve satış yapılmalı

· Lojistik dahil Tedarik Zinciri için bütün paydaşların %100 iş birliğini sağlamak amacıyla birlikte tespit edilen ortak “salınım hedefi” olmalı ve bu hedef için gerçekleşmeler, bütün paydaşlar tarafından görülebilmeli

· Lojistik dahil Tedarik Zincirindeki bütün paydaşları kapsayacak şekilde tam zamanlı, doğru ve kesintisiz bilgi paylaşımı için %100 görünürlük sağlanmalı

· Lojistik dahil Tedarik Zincirinde toplam salınımı azaltabilecek yetkinliğe sahip tedarikçilerle çalışacak şekilde paydaş sayısı azaltılmalı

· Ana firmalar, paydaşlarını teknoloji, altyapı, eğitim, insan kaynağı vs. ile mutlaka desteklemeli

· Lojistik dahil Tedarik Zincirinin bütününde resmi evrak dahil bütün dokümantasyon, dijital ortamda yapılmalı;

· Ürünler ve/veya ürün ambalajları (paketler), %100 geri dönüşümlü ve/veya yeniden kullanılabilir olmalı

· İadeler azaltılmalı (mümkünse sıfırlanmalı)

· Yapay zekâlı dinamik rota planlama destekli “Synchromodality” ile çok modlu taşımalar optimize edilmeli

· Aktarma yapılan noktaların sayısı ve bu noktalardaki beklemeler, azaltılmalı (mümkünse sıfırlanmalı)

· Şehir içi dağıtımda trafik tıkanıklığını azaltacak teknolojiler uygulanmalı; kısa vadede bisiklet veya metro veya hatta insan ve orta vadede drone veya dağıtım robotları kullanılmalı; her firmanın dağıtım yapması yerine dağıtımlar, konsolide edilmeli

· Mevcut durumda kullanılan kamyonlardan daha büyük ölçülerdeki kamyonlar kullanılmalı

· Kamyonların boş ağırlığı azaltılmalı

· Kamyonların aerodinamiği geliştirilmeli

· Kamyonların filo yönetimi, rota planlaması ve sürüşüne yardımcı olmak için gerçek zamanlı otomatik veri toplama ve işleme sağlayacak ITS (Intelligent Transport Systems) geliştirilmeli

· Şoförler, yakıt tüketimini ve tamir ihtiyacını anlık bilmeli (şoförlere VR gözlük ile tamir desteği verilebilir)

· Kamyonların “boş sürüş” mesafesinin azaltılması ve doluluğunun arttırılması için yüke erişim kolaylaşmalı

· Kamyonların daha fazla ortak kullanımı sağlanmalı

· Kamyonlar ve yük kaynakları arasında fiziksel internet oluşturulmalı

· Taşıma ve E-Ticaret teslimatları için “km başına salınım” ödemesi alınmalı (daha az mesafe gidilirse, km başına daha az CO2 salınım ücreti ödenir)

· Özellikle tüketim ürünleri ve e-ticaret ürünleri için her etikette “CO2 salınım oranı” yazılmalı

· Araç içinde doluluğun sağlanması için uluslararası standart ölçülerdeki paletlerin kullanımı zorunlu olmalı

· Ürünler ve/veya ambalajlar (paket), araç içinde neredeyse %100 doluluk sağlayabilecek şekilde tasarlanmalı

· Taşıma kapları veya paketler, %100 izlenebilir olmalı

· Depolar için büyük m2’li ve 8-10 metre net yüksekliği olan yatay depolar yerine daha küçük m2’li ve en az 20 metre net yüksekliği olan dikey depolar tercih edilmeli;

· Depoların ve lojistik tesislerin inşaat sürecinde “sıfır salınımlı” malzemeler kullanılmalı

· Depolarda düşük salınımlı boyaların sürüldüğü raflar kullanılmalı

· Depolarda uygun sıcaklığın korunması için rampalar ve çatılar, ısı çıkışı veya girişi olmayacak şekilde tasarlanmalı (%100 izole rampalar, güneş ışığını yansıtan çatılar vs.)

· Depoların mimari yapısı, gün ışığından en fazla yararlanacak şekilde olmalı

· Depo yerleşimi, stok miktarı ve operasyonlar, sabit (konveyör) ve hareketli elleçleme (forklift) ekipmanların daha az enerji tüketmesini sağlayacak şekilde olmalı

· Depoların daha fazla ortak kullanımı için depolar arasında fiziksel internet oluşturulmalı

· İç su yolu bağlantılı intermodal taşımalar teşvik edilmeli

· Lojistik sektörünün yatırımları, %100 sübvanse edilmeli

· Verimlilik kadar risk yönetimine de önem vererek Tedarik Zincirinin ve lojistiğin dayanıklılığı ve esnekliği sağlanmalı

· “Sıfır salınım veya temiz” teknolojisi olmayan gemiler için liman ücretleri arttırılmalı

2050 yılı hedefleri için “insan” hareketine yönelik uygulamalar, çok öne çıkmasına rağmen aslında “yük” hareketi için yapılan Tedarik Zinciri ve Lojistik, çok daha etkili olabilir. Örneğin radikal değişimler yapılabilir ve uygulanabilirse “yük” taşımasının salınımı, 2015 yılına göre %72 oranında azalabilir. Öte yandan eğer radikal değişimler, yapıl(a)maz veya doğru uygulan(a)mazsa Tedarik Zinciri ve Lojistik, küresel ısınmayı çok daha kötüleştirebilir.

“Yeşil” Mutabakatın, “Yeşilimsi” olmamasını dilerim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.